Luca Marinelli: Martin Eden

İlham verici filmler: Jack London’dan Martin Eden

Film Bilgileri

Venedik Film Festivali bitti ve en iyiler her zamanki gibi Amerikalılar, Asyalılar ve Polanski tarzı kozmopolitlerdi. Ancak Avrupa sineması gerçek bir inciyi Venedik’in kıyısına çıkarmayı başardı. İtalyan filmi Martin Eden ilham verici ve büyüleyici bir film.

Jack London’ın Martin Eden’i bir zamanlar oldukça popülerdi, hiç okumayanlar için tavsiye edilen bir kitaptı. Ağır olmayan bir metne sahip olan romanın kahramanı okuru zorlanmadan büyülüyor; basit ve dürüst bir fakir adam daha iyi bir yaşam için kişisel eğitimine inatçı bir şekilde kafayı takmıştır.

Hikayenin film versiyonunu 2019 yılında görmek oldukça şaşırtıcıydı. Ancak Venedik Film Festivali ve İtalyan sineması hayatın gerisinde kalmaktan korkmadı.

Martin Eden yüzünde yara izleri olan güçlü iradeye sahip genç bir denizcidir. Parasızdır, ama önemli bir yaşam tecrübesine ve güçlü bir öğrenme arzusuna sahiptir. Sokakta genç bir aristokratı savunduktan sonra, zengin eve davet edilir ve orada güzel Elena’ya aşık olur (İtalyanlar nedense orijinal Ruth adını kullanmamışlar). Bu Martin ve Elena’nın güzel bir aşk hikayesi değil. Fakat kız yazmaya başlaması ve beklenmedik üst güverteye geçmesi için ona ilham verecek. Sonrasını okurlar iyi biliyor: postadaki “reddedildi” olarak damgalanmış yüzlerce el yazısı, yaşam mücadelesi, devrimcilerle arkadaşlık, üst sınıfta aşağılanma, başarıya duyulan inanç…

Martin Eden filmi

Pietro Marcello belgeselleri ile tanınan bir yönetmendir ve daha ilk sahnelerden şiirsel kurgu ile çevrelenmiş gerçeklere odaklanma yeteneği göze batıyor. Napoliten sarhoşları, güneşte yanan İtalyan kadınlar, çaresiz işçiler ve onların somurtkan bebekleri gibi küçük karakterlerin yüzlerini bile adeta bir Agnes Varda aşkıyla çekiyor.

Eden’in hikayelerini görselleştirmek için Marcello gemi enkazları, çocuk dansları, askerler yürüyüşleri gibi benzersiz bir arşiv kullanmıştır. Kameranın yavaş ve pitoresk çalışması fevkalade etkileyicidir. Luca Marinelli ve Jessica Cressy gözlerinin içine baktıkları izleyicilerle aralarındaki tüm engelleri kırmakta ve onları sözsüz hipnotize etmekteler.

Martin Eden rolünün oyuncusunu genellikle cesur, ancak hüzünlü yüze sahip olan genç London’a benzer olarak seçilir. (Kimsenin romanı biyografisi olarak algılamaması için iki yazarı özel olarak gizlediği düşünüldüğü için). Ancak bu uyarlamanın yıldızları diğerlerinden daha şanslıydı. Hatta o kadar şanslıydı ki, aktör Luca Marinelli Venedik Film Festivali’nde en iyi erkek oyuncu ödülüne layık görüldü.

Eğitim ve bilgiye karşı tutum günümüzde eskisiyle aynı değildir. Ancak Eden’in durumuna imrenilebilir: herhangi bir okuldan mezun olmadı, üniversite sınavlarını geçmedi, kendisini kitaplarla beslemeye çalışıyor, cehaletini acı verici bir şekilde deneyimliyor, ancak düşüncelerini yüksek sesle ve kağıt üzerinde formüle etmekten korkmuyor. Edebi bir karakterin karizması günümüzün kahramanında yeniden hayat buluyor. Temel bir eğitim almamış olan Eden bu konuda utancını yeniyor. Bazen kibirli ve zalimce ama hırslı bir şekilde yılmadan kendi üzerinde çalışıyor. Başarıya ulaştığında ise hayata olan ilgisini kaybediyor.

Martin Eden izleyicide transa benzer garip bir duruma yol açıyor. Bir yandan izleyici yönetmenin yirminci yüzyılın anı havuzundan aldığı bu büyük güzelliğe sahip. Diğer yandan bu güzelliği tanıma ve hatırlama yetersizliğinden muzdariptir. Martin Eden sadece yaratıcı değil, aynı zamanda bilginin yıkıcı gücü ile ilgili bir hikayedir. Fakat asıl önemli olan konu bu bilgiye ulaşılması için ilham vermesidir.

Bunu Paylaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir