Son dönemlerde yayın hizmetleri az bilinen çizgi romanlara yönelik projeleri arttırıyorlar ve bu kesinlikle iyi bir trenddir. Tüm projelerin başarılı olduğunu söyleyemeyiz, ancak bazıları ortaya konulan konular açısından Marvel ve DC’yi kolayca geçebilirler. Amazon’un “The Boys” adlı dizisi yaratıcılar tarafından başarılı bulundu, bu yüzden daha yayınlanmaya başlamadan önce ikinci sezon için uzatıldı. Dizi Temmuz sonunda yayınlanmaya başladığında bundan izleyiciler de emin oldular.
The Boys dizisinde süper kahramanların sıradan insanların arasında yaşadığı modern dünyanın alternatif bir versiyonu yer alıyor, burada bütün konsepti kökten değiştiren ve tanıdık yaşam biçimini altüst eden önemli bir farklılık var. Süper kahramanlar dünyayı kurtarmak için acele eden bir grup fedakardan oluşmuyor. Onlar devasa Voight Corporation’ın çalışanlarıdır. Süper kahramanlar şehirleri para için kurtarırlar, onlar hakkında filmler çekilir ve kitaplar yazılır, her şeyin reklamını yaparlar ve ışıltılı gülümsemeleri binlerce reklam panosunda yer alır. Herhangi bir şehir sadece birkaç yüz milyon dolara suçla mücadele etmesi için bir süper kahraman kiralayabilir. Kapitalizm ve yolsuzluk koşulları altında süper kahramanlık samimiyetten uzak bir işe dönüşmüştür. Voight şirketinin yetkilileri hizmetlerini sunan yedi süper kahramandan oluşuyor. Bu kahramanların suçla mücadele çalışmaları esnasında bazen binaların çökmesi ve masum insanların ölmesi normal bir olaydır. Herkesi kurtarmak imkansızdır, geri kalanları teminatlı hasar olarak gösteriyorlar. Sıradan erkek Hughie’nin kız arkadaşının hayatı da bu teminatlı hasar olaylarından birinde son buluyor.

Hughie bir beyaz eşya dükkanında çalışıyor ve kız arkadaşı Robin ile ilişkilerinde bir sonraki adıma hazırlanıyorlar. Ancak tüm bu planlar yedi süper kahramandan biri olan A-Train’in kazayla Robin’in hayatına son vermesiyle bozuluyor. Voight Corporation Hughie ile bağlantıya geçiyor ve etkileyici miktarda para ödeyerek olayı kapatmayı teklif ediyor. Fakat Hughie adalet için can atıyor. Burası eğlencenin başladığı yerdir. Hughie karşısında ondan yardım isteyen Billy Butcher’ı buluyor. Biraz tereddüt ettikten sonra Butcher’ın ona yardım etmesi için yardım etmeyi kabul ediyor ve kendisini beklenmedik bir şekilde süper kahramanlara karşı mücadele eden bir grubun içinde bulur.
Dizinin bu kısmının hikayesi süper kahramanlara karşı öfke barındıran kötü karakterin ortaya çıkış öyküsüne benzese de gerçekte her şey tamamen farklı bir şekilde gelişir. Hughie ve Butcher’in ekibindekiler Voight şirketindekilerden daha az kötüler. Karakterler hakkında ne kadar çok şey öğrenirsek Butcher ekibi için o kadar çok sempati ve Yedililer için antipati beslemiş oluyoruz. The Boys dizisi Garth Ennis ve Darick Robertson’un aynı adlı çizgi romanından uyarlanmıştır ve klasik süper kahramanların hikayesinin korkunç bir versiyonudur. Burada hemen hemen her süper kahramanın bir benzeri bulunuyor. Homelander Süpermen’in kopyasıdır, Deep Aquaman’ın bir benzeridir, A-Train Flash’in bir versiyonudur, Black Noir biraz Kara Panter’i andırıyor, Queen Maeveise Wonder Woman’a benzeyen bir hayal ürünüdür. Çizgi roman hayranları için kadrolu Marvel ve DC süper kahramanlarının benzerlerini tahmin etmek son derece eğlenceli olacaktır.
Acımasızlık, müstehcenlik ve cinsel sahnelerin bol olduğunu da belirtmekte yarar var. İlk bölümde hikayenin ortaya çıkmasından sonra uzun süre boyunca önemli olayların sayısı bir elin parmaklarını geçmemektedir. Öte yandan yazarlar karakterleri iyi anlatmak için ciddi derecede zaman harcıyorlar. Bu anlamda meydana gelen olaylar tam olarak karakterlerin hikayelerini anlatıyor, gerçekte kim olduklarını ve ne yaptıklarını açıklıyor. The Boys’da yüksek sesle gülebileceğiniz bolca kara mizah bulunuyor. Süper kahramanlarla sıradan insanlar arasındaki çatışma daha önce hiç bu kadar kötü ve alaycı bir dille anlatılmamıştı.
Sezonun ortasında Hughie ana karakter olmaktan çıkıyor ve tüm konu Billy Butcher ve ekibine doğru kayıyor. Ancak Butcher Karl Urban’ın mükemmel oyunculuğuna rağmen ilgi çekici bir karakter gibi durmuyor. İlk başta karışık duygular uyandırırken, aslında üzücü bir geçmişi olan savunmasız bir kişi olduğu ortaya çıkıyor. Hughie Campbell karakterini Jack Quaid çok güzel canlandırıyor ancak ilk sezonun ikinci yarısında neredeyse ekrandan kayboluyor ve arka planda kendi halinde takılıyor.

Antony Starr dizide en önemli karakterlerden biri olan Homelander’ı canlandırıyor. Süpermen’in Amerikan bayraklı bir versiyonu olan bu süper kahraman Yedililer ekibinin lideridir. Kötüler ekibinin en saf ve masum olan üyesi Annie January / Starlight’ı ise Erin Moriarty oynuyor.
Simon Pegg dizide çok fazla sahnede yer almasa da Hughie’nun babası Hugh Campbell olarak otaya çıkıyor. Dominique McElligott (Queen Maeve), Jessie T. Usher (A-Train), Chace Crawford (The Deep), Nathan Mitchell (Black Noir), Elisabeth Shue (Madelyn Stillwell) da dizide yer alan önemli oyuncular arasında sayılabilirler.