The Undoing Dizisi Konusu ve Kitabı Hakkında

The Undoing dizisi Jean Hanff Korelitz’in “You Should Have Known” romanından uyarlanan yeni Amerikan dram dizisidir. HBO kanalının 6 bölümlük yeni dizisi 2020 yılında yayınlanacaktır. Başrollerde Nicole Kidman ve Hugh Grant gibi ünlü oyuncular yer alıyorlar. Nicole Kidman’ın hem başrol oyuncusu hem de yapımcı olarak ikinci HBO mini dizisidir.

Dizi HBO kanalından 2018’in Mart ayında onayını aldı. Dizinin yaratıcılığını ve senaryo uyarlamasını David E. Kelley üstlendi. Yapımcılar arasında David E. Kelley ve Nicole Kidman dışında Nichole Kidman’ın HBO kanalındaki çok izlenen dizisinden meslektaşları olan Bruna Papandrea ve Per Saari de yer alıyor.

2018’in Kasım ayında dizinin tüm bölümlerinin yönetmenliğini Danimarkalı yönetmen Susanne Bier’ın üstlendği belli oldu. Hugh Grant ve yönetmen Susanne Bier arasındaki ilk işbirliğidir. 2008’de “Lost for Words” adlı romantik komedi üzerine birlikte çalışmaya başlamışlardı, ancak proje iptal oldu. The Undoing’in çekimleri 2019’un mart ayında New York’ta başladı.

The Undoing Dizisi Konusu

Grace Sachs aile psikolojisi alanında mutlu ve başarılı bir kadın terapistdir. Sadık ve sevecen bir kocası, New York’ta seçkin bir okulda okuyan oğlu var, mükemmel bir işe ve kariyere sahiptir ve evlilik ile ilişkilerle ilgili ilk kitabını yayınlamak üzeredir.

Grace kitabında bir insanın nasıl tanınacağını, niyetlerinin nasıl anlaşılacağını, örneğin çok dürüst ve temiz olup olmadıklarının nasıl ortaya çıkarılacağını ayrıntılı olarak anlatıyor. Kadınlara seçimleri konusunda hayal kırıklığına uğramamaları için nasıl evlilik yapılacağı konusunda tavsiyelerde bulunuyor.

Tabii ki, kusursuz bir zevki ve iyi tercihi olan mutlu bir kadın dışında başka kim böyle tavsiyeler verebilir?

Kitabın yayınlanmasından bir ay önce bütün yaşamının üzerine kocaman bir çizgi atan bir takım korkunç sorunlar yaşanıyor.

Kapısının önünde polis memurları belirir… Ve sonrasında korkunç şeyler olur: şiddetli bir cinayet, kayıp bir koca ve Grace’in iyi tanıdığını sandığı kişiyle ilgili korkunç bir itiraf zinciri.

Grace kendine tavsiye verememiş olmasının şoku içindedir. Şimdi eski hayatını gömmek, çocuğu ve kendisi için yeni hayata başlamak zorundadır.

Dizide Grace Sachs’ı başarılı oyuncu Nicole Kidman, kocası Jonathan Sachs’ı Hugh Grant canlandırıyor. Oğulları Henry Sachs rolünü 14 yaşındaki İngiliz oyuncu Noah Jupe canlandırıyor.

Jean Hanff Korelitz’in “You Should Have Known” Romanı Özeti

Romanın adı “You Should Have Known” dilimize “Bilmeliydin” olarak çevrilebilir. Güzel yazılmış, detayları iyi düşünülmüş ve tam olması gerektiği kadar ayrıntılı bir romandır. Fakat kitap her yerde gerilim ya da dedektif öyküleri bölümünde yer almasına rağmen ikisi ile de alakası yoktur. Elimizde bir cinayet, yalanlar ve mahvolmuş yaşamlar var. Fakat katilin kim olduğu hemen ortaya çıkıyor ve ayrıca kaçıp gitmiştir, ana karakter ve oğlu için artık hiçbir tehdit oluşturmuyor. Ancak eğer bu romana psikolojik bir roman gözüyle bakacak olursanız, o halde hiçbir yanlış beklenti okuma keyfinizi mahvedemez.

Peki, konu nedir? Roman bir psikopat ile bir ilişkinin en zararsız versiyonunun nasıl olabileceğini açıkça ortaya koymaktadır. Ana karakter Grace’in kocası ona ustaca yalanlar söyler, zaman zaman diğer kadınlarla ilişkiye girer. Ama hepsi bu kadar; evde iyi bir baba ve kocadır, çünkü Grace’in ailesine ve işine yaklaşımından, yaşamlarının konforundan memnun kalmıştır. Dışarıda kötü şeyler yapan ve meslektaşlarına kaba davranan, kavga eden, hemşirelere ve çocuk hastaların annelerine asılan biridir, anne ve babasını tehdit eder, kandırır, karısıyla ve oğluyla iletişim kurmalarını engeller. Evdeyse bambaşka biridir.

Grace bu dışarısı hakkında hiçbir şey bilmiyor, hayatının güzel olduğundan, kocasının harika bir insan olduğundan, mutlu olduğundan, işini sevdiğinden emindir ve ilişkiler hakkında bir kitap yazmaya karar verir. Ve kitabının adı bu: “Bilmeliydin”. Bu kitapta Grace kadınlara kendilerine yalan söylemeyi bırakmalarını, gözlerini ve kulaklarını daha fazla açmalarını ve nihayetinde gelecekteki kocalarının hareketlerini ve sözlerini ustaca yargılamaya başlamalarını öğütlemektedir…

Çok fazla spoiler vermek istemediğimizden kitaptan genel olarak bahsetmeye çalışacağız. Jean Hanff Korelitz’in kitabı bazı olaylar, yerler ve anların hayatımızdaki rolleri, kişiliğimize etkileri hakkında çok şey anlatıyor. Olaylar, yerler ve anlar çok şeyi sembolize eder ve hayatımızdaki pek çok şey için destek ve onaylama görevi görür. New York hikayede çok büyük bir yere sahiptir ve muhtemelen kitap şehir sakinleri tarafından yabancı bir ülke okurlarından daha farklı algılanıyor. İç diyaloglarında Grace çok kez kentin caddelerini, kavşaklarını, kafelerini ve tüm yaşamını oluşturan yerleri anlatıyor. Bir anlamda beklenmedik bir şekilde New York’un fırsatların şehri olarak yeniden yorumlanmış bir bakış açısını okuyoruz.

Hikayede çok fazla kadın var. Aslında bu kitap büyük ölçüde kadınlar hakkındadır, onların yaşamlarının, evliliklerinin, anneliklerinin ve kariyerlerinin nasıl oluştuğu hakkındadır. Nasıl büyüdükleri, yaşadıkları, rollerine sarıldıkları ve öldüklerini anlatıyor. İkinci evlilikler, ebeveyn tutkusu ve yaşamlarını konu alıyor. Bütün bunların sizin hatalarınızdan dolayı nasıl anında mahvolacağını ortaya koyuyor. Ve bunlar olurken yapabileceğiniz tek şey genç oğlunuzu arabaya bindirip skandallardan, gazetecilerden, dedikodulardan ve sahte kız arkadaşlarınızdan uzaklaşmaktır.

Bu kitap aynı zamanda mahvolmuş arkadaşlıkların nasıl onarılabileceği hakkındadır, çünkü kadınlar affedebilir, anlayabilir ve tavizlerde bulabilirler. Konuşmaya ve dinlemeye başlarsanız çok soğuk ilişkilerin bile daha sıcak hale gelebileceği gerçeğini hatırlatıyor. Ve hata yapmışsanız, gerçeklere karşı çok kibirli ve kör olmuşsanız bile, profesyonellik ve deneyiminizin hala bir değeri var ve başınızdan geçen kötü olaylar onları değersizleştirmez ve yok etmez.

Hikayenin sonuna doğru Grace kendi kendine şöyle diyor; Ben evliliği çok sevdim, iyi ki evlendim. Aile albümlerini saklıyor, çünkü bu oğlu bir aile hikayesidir. Ancak kaçak kocasından kendisini nerede bulabileceği ile ilgili şifreli bir mektup aldığında çok düşünmeden polisi arar.

Ve aldatılması, ailesinin mahvolması ve öz güveninin kaybolması insanlara olan güvenini yok etmez. Çocukluk ve ergenlik döneminde tanıdığı biriyle ilişkiye başlar. Sakin başlayan bu ilişki belki önceki kadar ideal bir görünüm sergilemez ama Grace’in ilk evliliğinden çok daha sağlıklı ve güvenli şeyler vadeder.

Kitap aynı zamanda cinsiyet ayırımcılığı, sosyal eşitsizlik ve yabancı düşmanlığı sorunlarına göze batmadan gönderme yapıyor. Ana karaktere muhtemelen radikal bir feminist diyemeyiz, ancak genel olarak ataerkil klişelere açıkça boyun eğmeyen sade düşünceli bir kadını yansıtıyor.